22 Şubat, 2008

İtinayla Ders Alınmaz...

Hayatımın hiçbir döneminde ders almak sözünü bu seneki kadar duymadım. Ertuğrul Sağlam hemen her maçtan sonra ya basın toplantısında ya da tünelde sorulan sorulara "Bi takım bireysel hatalardan ötürü kolay goller yedik ama hatalarımızdan ders alıcaz" diyor. Bu akşam Denizlispor maçı ile ligteki 23. maçını oynamışsın, ilk hafta takımın nasıl hatalar yapmışsa hala aynı yolda yürüyor. Rüştü defans anlaşmazlığından daha bi hafta önce yaptığı hatanın aynısını yine yapıyor. Sonra "Rüştü yuhlandı, taraftar ayıp etti" diyen hümanist yorumcular çıkıyor televizyona. Bir değil iki değil bu kaçıncı. Yencek golü yesin, yenmeyecek golü yemesin, dünyaları kurtarmasını beklemiyor kimse. Bu Ali Tandoğan, Rüştü, İbrahim Üzülmez... falan taraftarın hala tesisleri basmamış olmasına şükretmeli. 1 ay önce Gaziantepspor maçında faule isyan edip topu havaya atan İbrahim Toraman sarı kart görüp Kayserispor maçında cezalı duruma düşüyor, Tello Kayseri maçında topa iki defa elle müdahale edip çift sarı karttan oyundan atılıyor, bugün Ali Tandoğan denen insan taraftara el kol hareketi yapıp saçma sapan bir sarı kart görüyor. Senin kaptanın İbrahim Üzülmez, Ali Tandoğan'a "Seyirciyle ilgilneme, futboluna bak, topunu oyna" marez kayacağına, hakemin yanına gidip onunla konuşuyor. Ne anladım ben o zaman kolundaki banttan. Ali Tandoğan 62.dakika sorumsuzca takımını 10 kişi bırakıyor. Biliyor nasılsa ortalığın başı boş olduğunu. Kim çekip konuşacak ceza verecek ki. Sen zamanında "Bu külübün kapısından bile giremez." diyip, sonra defansın sağına koyarsan olacağı bu. Yine; daha 6 gün önceki Ankaraspor maçında olanların aynısı, 2-0 öne geçiyorsun ama ikinci yarının uzatma dahil 48 dakikasını Denizlispor tek kale oynuyor, 48 dakika kapanıyorsun, Tello'yu çıkarıp yerine İbrahim Kaş'ı alıyorsun. Tek derdin altıpasın önünü lise maçlarındaki gibi ana baba gününe çevirmek. Estergon, Kanije Kalesini mi savunuyorsun, napıyorsun. 23 hafta olmuş hala oyuncuların kalene yakın noktadan taç kullanırken bir allahın kulu gelip topu almaya cesaret edemiyor. Saçma sapan şekilde Koray'ı satıyorsun, Cisse 90 dakika deliler gibi çırpınıyor tek başına, onu oyundan aldığında yerine koyacak bir tane adamın yok...

Ya siz ders almanın anlamını bilmiyorsunuz ve 23 haftadır bir kez bile geriye dönüp bakmamışsınız, ya bizi salak yerine koyuyorsunuz ya da gerçekten bizi salak zannediyorsunuz. Hani "Ders alınmış başarısızlık, başarı demektir" diyorlar ya, onu bile beceremiyorsunuz. Ayıp bize ki, o Sivasspor maçındaki "yeter Yıldırım Demirören", "Sinan'ı da al git" sözlerimizin devamını getiremedik. Galip gelince her şeyi unuttuk.

Hiç yorum yok: